Fatih'in dilinden;
Sevdiğinin elini tutup yürümek gibisi yokmuş, yanında varlığını bilmek, özgürce gözlerine bakabilmek. Fatih deyip adımlarını durdurdu, efendim, kahvemmm ona taktığım, isimleri kullanmak gibisi de yoktu, arkadaş. Gel şöyle biraz oturalım, dedim. O da bana uyarak banka yöneldi. Önümüzdeki gölete bakıp, "Burası çok güzel, Fatih, insanın içini ferahlatıyor, umut aşılıyor sanki," dedi. Öyle, bitanemmm ama şunu unutma, asıl ben sana baktıkça umut yağıyor içime, keşke açıp gösterebilsem içimi, belki o zaman daha iyi anlarsın bendeki seni, dedim. Yanaklarıma dokundu yine. "Ne güzel adamsın sen yaaa," dedi. Böyle güzel konuştukça hem deli gibi mutlu oluyor hem de kızıyorum sana.
*
Neden kahvem, niye kızıyorsun diyip hafif suratımı astım. Çünkü geç kaldın, bu anları çok daha önce yaş……
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.