Fatma Şanlı
Merve ile konuştuktan sonra içim biraz rahat etmişti. Onu Mardin'e göndermeyi hiç istememiş olsam da o çok heveslenmiş, epeydir tatilde yapmadığı için kıyamamıştım ama içimdeki korkuyu da bastırmak zor geliyordu. Ben düşünceler içinde boğulurken kapı çaldı. Kapıyı açtım, gelen en yakın arkadaşım Sevgi'ydi. "Hoş geldin canım, gel içeri!" dedim. Salona geçip kucaklaştık, oturdu ama ben gitmek için ayaklandım. "Mustafa birazdan gelir canım, Merve Mardin'de bir hafta yok, Alperen'i de babası sürgüne yolladı. Korkacağımız kişiler ortada yok, ben de kendi evime geçeyim dedim."
"Sevgi, Fatmacım, ne öyle kaçar gibi gidiyorsun? Tamam, durumumuz tuhaf görünebilir baktığında ama ben seni de yüreğinde biliyorum canım benim. Gel biraz sohbet edelim, gidersin çok istiyorsan."
"Sevgi, canım, zaten kendi evine misafir gibi geliyorsun. Kimse yokken rahatça evinin keyfini çıkar. Yeterince gönül borcum, yılların borcu var size karşı. Bir de ne olur böyle yapma, daha çok eziyet çekiyorum."
*
Fatma, sinirlenmeye başlıyorum. Sen kızın için kendini feda ettin, herkese karşı bu oyunu oynamak zorunda kaldın, buna mecbur bıraktılar seni, dedi.
Öyle ama sizi düşünüyorum, benim yüzümden evliliğinizi bile rahat yaşayamayışınız da beni kahrediyor...
Biz gayet memnunuz hayatımızdan, aşırı heyecanlıyız. İnan bak, kaçak Göçek sanki abisine, babasına yakalanacakmış genç aşıklar gibiyiz, daha ne olsun? diyip beni içinde bulunduğumuz durumu alaya aldı.
Ah canım arkadaşım, senin hakkını nasıl öderim ben, diyip sıkıca sarıldım.
O sırada Mustafa geldi, bizi hafif de ağlarken görünce, "Hayırdır, birine bir şey mi oldu? Allah korusun!" diyip telaşa kapıldı.
Sevgi hemen araya girip gözyaşlarını silip, "Yok, hayatım, sakin ol. İki arkadaş dertlendik biraz," diyince Mustafa sakinleşip, "Aman, korkuttunuz beni," diyip tekrar Sevgi'ye dönüp sıkıca sarılıp alnından öptü. Benim de hafifçe omzuma dokunup, "Su çeşmelerini kapat, artık üzülmeni istemiyoruz," diyip Sevgi adına da konuştu.
"Çok sağ olun çocuklar, öyle güzelsiniz ki, size bakınca umut doluyor insan..."
"Tamam, hadi bakalım kumrular, ben çıkıyorum. Haberleşiriz, siz de bu haftanın tadını çıkarın, ben de biraz kafa dinleyeyim."
Mustafa lafa girip, "Biz kafanı mı ağrıtıyoruz Fatma Hanım, hayırdır?" deyip göz kırptı.
"Yok be arkadaşım, öyle değil. Aman hadi, lafa tutmayın beni, kendime zaman ayırayım biraz. İyice ev kadını moduna bağladım, çıkıp bakım yaptıracağım. Haydi, görüşürüz," diyip hızlıca çıkış yaptım.
*
Merve'nin dilinden;
Fatih arkamdan gelip hızlıca elimden tutup,çekiştirip içeri soktu. Ben daha "Ne oluyor?" demeye kalmadan sırtımı kapıya yaslayıp dudaklarıma yapıştı. Şok oldum; ne hareket edebilmiştim ne de onu itebilmiştim, hiçbir tepki veremedim. Hafif şoktan çıkmaya başlayınca kalbimin sesi ağzımda atmaya başlamış, elim ayağım titriyordu. O öpücük dudaklarımı adeta yakıyor ve hiç öpüşmemiş biri olarak haliyle nasıl karşılık verileceğini bilmiyordum. Neden karşılık vereceğimi de bilmiyorum. Hafif dudaklarımı araladım ama o bunu nasıl anladı bilmiyorum; öpücüğü daha da yoğunlaştı, resmen karşılık verdim.
Öpüşüyorduk, resmen tutkuyla kavrulurcasına öpüşüyorduk. Kaç dakika sürdü bilmiyorum; en sonunda nefessiz kaldığımı hissedip Fatih'in omzundan güç alarak geri çekildim. O da ne yaptığını bilemez bir halde durdu. Kendime gelip halimize baktığımda elleri belimde, benim ellerim onun omuzlarındaydı. Hiçbir şey söylemedi, sadece gözlerimin içine bakıyor, benden bir tepki, bir cevap bekliyordu sanki.
"Fatih, ne yapıyoruz biz? Sen ne yaptın, neden?" diyebildim, en sonunda.. Kendimi tutamadım, daha fazla dayanamadım. "Özür dilerim," dedi. Ben içimde bulunduğum durumu bir türlü anlayamamıştım; tutamadım, dayanamadım. Ne demek? Yoksa o gün havuz kenarında beni gördüğünde başka düşünceler mi gelmişti aklına? Aklıma gelen fikirle hızlıca Fatih'i ittim, okkalı bir tokat attım yüzüne. "Çık git Fatih! Kendini tutamadın, dayanamadın, utanmaz herif! Ne sanıyorsun sen, beni karşısında mayo giyip oynadık diye? Ne geçti aklından? Defol git! Dua et can dostumun abisisin, yoksa senin postunu sererdim yere. Defol!"
Hiçbir cevap vermeden fişek hızıyla çıktı odadan. Bense delirmemek için zor duruyordum; nasıl bir şeyin içine düşmüştüm ben böyle? Oysa ne güzel zaman geçirmiştik, her şeyi bombok etti. Hepsi aynı işte; hepsi uçkur peşinde, lanet olsun... Bir an önce sabah olsa da defolup gitsem şuradan...
*
Fatih'in dilinden;
Allah'ım bir anlık cesaretle gidip öptüm onu. Karşılık verince içimdeki alevler daha da harlandı .. Daha çok kendimi ona yaklaştırıp nefes almadan öpüşüyorduk. Sonra kendine gelip geri çekildi. "Ne yapıyoruz biz? Sen ne yaptın, neden?" diye sorunca, her şeyi söylemeye bir cesaret geldi. Kendimi tutamadım, dayanamadım, "Özür dilerim," dedim. Her şeyi açıklamak için söze nasıl başlayacağımı düşündüğüm sırada beni itip suratıma tokadı yapıştırdı. Ne dediğini bilmez bir halde, resmen öpücüğü yanlış anlamış, onu sikmeyi düşündüğümü sanıyordu. O an deliye dönmüştüm. Öfkemden korktuğum için hiçbir şey demeden hızla çıktım odadan. Dışarı çıkınca havayı içime çektim. Ne yaşıyordu bu kız? Kafasında nasıl böyle bir senaryo kurardı? Kafayı yiyecektim. Terasta bir oyana bir bu yana deli danalar gibi dolanıyordum. Kendimi açıklamam gerekiyordu. Kendimi toparlayıp tekrar Merve'nin odasına yöneldim. Kapıyı tıklatıp girecektim ki hıçkırarak ağlama sesi geliyordu. Giremedim. Kapının önüne oturup benim de gözyaşlarım aktı. Ne yaptım ben? Neden tutmadım kendimi, neden...
O sırada yan odadan çıkan Esra, benim kapının dibine çökmüş ağlar halimi görünce hızla yanına çöktü. "Abi ne oluyor, ne bu halin? Merve'ye bir şey mi oldu, ne oluyor?" diye arka arkaya sıraladı soruları. "Ben çok kötü bir şey yaptım, Esra, çok!" dedim. Esra gözlerini irice açıp, "Ne yaptın abiiii?" dedi.
*
Merveyi öptüm.
Ne yaptın, ne yaptın?
Merveyi öptüm. O sırada içerden hıçkırık seslerini duyunca hızla kapıyı çalıp içeri girmek istedi ama kapı kilitliydi. Esra kapıyı tıklatıp
"Benim Esra,kuzum, aç kapıyı lütfen."
"Esra, şimdi değil, sonra..."
"Peki kuzum, ne zaman hazır olursan ben buradayım."
"Beni kolumdan tutup, hadi abi gel."
"Merve'nin sakinleşmesi lazım, yoksa kimseyle iletişim kurmaz. Sakinleşince çıkar, merak etme."
Tamam deyip Esra'nın yardımıyla ayağa kalktım, koluma girip beni odama götürdü. Beni yatağa oturtup kendisi de yanıma oturdu. "Şimdi anlat, ne oldu da öptün Merveyi? Anladım, ondan hoşlandın abi ama neden hemen bu kadar aceleci davrandın? Daha farklı yaklaşsaydın, farklı olabilirdi."
"Aceleci hoşlantı Esra, ben yılların verdiği hasretle öptüm Merveyi. Bu bir anlık bir şey değil."
"Yılların hasreti derken neler oluyor abi? Sen daha yeni tanıştın Merveyle, ne yılından bahsediyorsun? Benim bilmediğim neler dönüyor?"
"Anlatacağım ama ben kendimi anlatmadan sen Merve'yle konuşmayacaksın, söz ver."
"Tamam abi, söz veriyorum. Anlat artık."
Başından sonuna ne yaşadıysam, ne yaptıysam anlattım Esra'ya. Hiç kesmeden, hiç yorum dahi yapmadan dinledi.
İşte böyle kardeşim, bir sevdaya düştüm. Ne gösterebildim, sevda mı, ne de söyleyebilirim.
Şimdi de yanlış anladı beni, onu farklı gözle gördüğümü sandı, cinsel anlamda yaklaştığımı düşündü.
"Ah be abim, niye hiç anlatmadın ki? Neden yani? Bilseydim, bilseydi her şey belki çok daha farklı olurdu. Şimdi burada kara kara düşünmez, belki de düğün hazırlığınızı yapıyor olurduk ama şimdi işler çok zorlaştı."
"Merve bir şeyi kafasında düşünüp kurduysa, onu o fikrinden geri döndürmek çok zor. Her şeyi anlatmadan asla dönüp bakmaz sana ve kesinlikle yanına yaklaştırmaz. Tabi aşkına da inanması lazım."
*
Ne yapmam gerekiyor, kendimi nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Kolay olmayacak ama ondan asla vazgeçmem. Abi, anlıyorum seni ama sen de biliyorsun, bunu birlikte dinledik. Merve'nin aşka inancını ne yazık ki sapık zihniyetli bir pislik en rezil şekilde yıkmış. Ona daha dikkatli yaklaşmalıydın, bir anda öperken bu aklına gelmedi mi?
Bu açıdan hiç düşünemedim. Esra'nın gidecek olmasının verdiği korkuyla duygularım patlak verdi, anlık bir tepkiyle yaptım, ötesini berisini düşünmeden hareket ettim ve karşılık bulunca... Aniden gözlerini irice açıp karşılık verdi mi yani?
Evet... Tam her şeyi anlatacağım da, bastı tokatı, havuz başında olanları söyleyip işte... Hay aksi, tamamen yanlış yorumlamış. Eh be abi, kız haklı. Bir taraftan baktığında senin de onu bir haftadır tanıdığına inanmıyor. Bilmiyor ki senin duygularını böyle düşünmesi normal değil mi? Ama sana iyi bir haberim var. Bu sefer ben gözlerimi heyecanla açıp neymiş o...
Eğer Merve sana karşı bir şeyler hissetmeseydi kesinlikle karşılık vermezdi. Daha ilk öptüğün anda hasat ederdi seni, deyip kahkaha attı. Elimi sıkıp, abi her şeyi anlat ona, bakalım neler olacak... Hızlıca kalkıp kesinlikle duygularımı öğrenmeden gitmeyecek Mardin'den.
Esra bir kaşını kaldırıp, "Gönderirsen abim değilsin," deyip fena halde gazladı beni. Tamam, o zaman aileleri oyalamak senin işin. Onu kaçıracağım, her şeyi anlatmadan da gitmesine izin vermeyeceğim, dedim.
Tamam, o iş bende. Almadan gelme kızı, deyip omzumu tuttu.
*
Onu dağ evine götüreceğim. Esra orada kaçacak alanı yok, en sonunda dinlemek zorunda kalacak ama odadan nasıl çıkaracağım, işte onu bilmiyorum. O iş bende, hadi gel.
Odanın kapısına gelince fısıltıyla dinle, abi. Şimdi sakinleşmiştir. Ben onu bu şekilde aşağıya indireceğim, sen arabayı ayarla, bizi aşağıda bekle. Ortamı bulunca da kaçır gitsin.
Tamam, hemen halledip bekliyorum. Hızlıca aşağı indim, kapının önüne çıkıp kapıda nöbette olan Ferhat'a acil arabayı konağın önüne getir diye emir verdim. O da başıyla tamam diyip gitti. İçeriye geçip avluda beklemeye koyuldum. Aradan geçen 10 dakikanın sonunda Esra dediğini yapmış, Merve'yi yanıma aşağıya indiriyordu. Gizlenmemek için duvarın kenarına sinmişim. Birazdan kız kaçıracaktım, şu an kesinlikle dinlemezdi beni. Onunla yalnız kalmam, kendimi dinletmem gerekiyordu.
Aşağı indiler. Merve kollarını göğsünde birleştirmiş, Esra'ya "Ee, hani burada kimse yok, ne oluyor?" Esra dedi. Hemen karşına geçip, "Merve, beni dinlemem gerekiyor. Esra sadece bana yardım etti. Lütfen beni dinler misin?" dedim. Bıkkın bir nefes verip kollarını hızlıca bıraktı. Tam tekrar yukarı çıkmaya yelteniyordu ki ben efendice dinlemeni rica ettim. "Günah benden gitti," diyip bileğinden yakaladığım gibi bacaklarından tutup attım omzuma...
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.