KARAHANLI GELİNİ +18
YETİŞKİN İÇERİK UYARISI! Gözyaşlarımla suladığım papatyalarımla dertleşirken odanın kapısı aniden büyük bir gürültü ile açıldı. Korkuyla arkamı dönerken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu, gelen aşkıyla pervane misali yanıp tutuştuğum ancak bana duyduğu nefretini her vakit yüzüme haykırarak yüreğimi yakıp küle çeviren kocam Botan Karahanlı idi. Bana doğru yaklaşmaya başladığında titreyen ellerimle elbisemin kenarıyla oynayarak heyecanımı bastırmaya çalışıyordum. Öfke dolu bir sesle emrini verirken yeşil hareleri kahveliklerimi karanlığına hapsediyordu.
-Soyun ve yatağa geç! Bir an önce bitirelim şu işi.
On sekiz yaşında sırf kan davası olmasın diye gelin geldiğim bu konakta tek görevim KARAHANLI aşiretinin soyunu devam ettirecek bir torun vermekti. Oysa ne umutlar biriktirmiştim sol yanımda, hepsi geldiğim günden beri Botan tarafından tek tek yok edildi. Geriye sır gibi sakladığım ona rağmen hala bitmeyen sevdam vardı. Söylediğini yapmak üzere elbisemin düğmesini açarken utançtan kıpkırmızı olduğumu hissediyordum.
-Çabuk ol Kirmanlı, fazla vaktim yok!
Sevdiğim adam için sadece katil dediği ailenin kızıydım, bir keresinde ne onun evli olmamın ne de bir çocuk verebilecek olmamın asla beni Karahanlı yapmayacağını söylemişti. Beni de sırf ailesi kan davası olmasın diye üzerine baskı kurduğu için almıştı. Öyleki dışarıdaki insanlar bana "Karahanlı Gelini " derken kocam ona ait olmadığımı vurgularcasına kızlık soy ismim olan Kirmanlı diyordu. Yatağa geçip uzandığımda üzerindeki yerini aldı, refleksle elim omzuna değdiğinde öfkeyle konuştu.
-Çek elini ,sakın bana dokunma Kirmanlı.
Ne baba ocağında ne gelin geldiğim bu konakta benim hiçbir kıymetim yoktu. Ben Dicle, kendi adımı duymayı bile unuttuğum Karahanlı Konağı' nın gelini. Botan 'ın ebedi nefreti,ailesinin kurban etmekten bir an bile tereddüt etmediği Dicle. Hikayemi bir de benden dinleyin.
Unfold
Cizre’ nin dingin sabahlarından biriydi. Botan, çayını içerken güneşin yavaşça yükselişini izliyordu. Ancak Dicle ’de bir telaş vardı; mutfaktan valizlerin olduğu odaya, oradan yeniden mutfağa koşturup duruyordu. Botan, onun bu aceleci haline bakarak kaşlarını kaldırdı.
"Dicle, hayırdır? Nereye gidiyoruz böyle? Yoksa ailed……
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Waiting for the first comment……