Reads
ZEYNEP: Selam, ben Zeynep. Bugün, uzun zamandır beklediğim gün. Üniversiteyi bitirdim, sonunda iş görüşmesine gidiyorum. Hayatımda yepyeni bir sayfa açılıyor. Biraz heyecanlıyım, biraz da tedirgin. Yıllarca dirsek çürüttüm, geceler boyu ders çalıştım ve şimdi bu çabalarımın karşılığını alacağım. Ama tabii ki, hayat her zaman istediğin gibi gitmez. Özellikle abim işin içindeyse... Sabah erkenden uyandım, en iyi kıyafetimi giydim ve kahvaltı bile yapmadan yola çıktım. Abim yine her zamanki gibi beni kontrol etmekten geri durmadı. Telefonum çaldığında tam da bunu bekliyordum. "Zeynep, işe gitmek için hazır mısın? Çok heyecanlanma, zaten işe alınmayacaksın her zaman ki gibi," dedi alaycı bir ses tonuyla. Derin bir nefes aldım. "Abi, yeter artık. Her zaman beni küçümsemek zorunda mısın? Gayet güzel hazırlanıyorum ve bunu da yapabileceğimi biliyorum." "Sen öyle san. İş görüşmesi falan bunlar çocuk oyuncağı değil. Gerçek dünyada iş hayatı serttir. Senin bu tatlı hayallerin ilk günden yıkılır." İçimdeki sinir iyice kabarmaya başlamıştı. Sanki o bir halta yarıyordu tek yaptığı şey kış uykusunu bekleyen ayılar gibi koltukta yayılmaktı.Abim beni korumak istediğini iddia ediyor, ama sürekli özgüvenimi sarsıyordu. "Abi, ne yapabileceğimi biliyorum, lütfen artık karışma." Abim susmak bilmiyordu, Taramalı tüfek gibi beni bir kaç yerimden vurup bütün motivasyonumu alıcaktı. "Sadece gerçekleri söylüyorum. Hayal dünyasında yaşamaktan vazgeç mal.İlk iş görüşmen olacak ve bir şeylerin ters gitmeyeceğinden emin misin?" "Yeter!" dedim, öfkemi zor zapt ederek. "Beni daha fazla küçümsemene izin vermeyeceğim. Ne olursa olsun bu iş görüşmesine gideceğim ve başarılı olacağım!" dedim, ardından sinirle telefonu kapattım. Yolda yürürken derin nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım. Her şeyin iyi geçeceğine inanmak istiyordum. Adımlarımı hızlandırdım, görüşmeye geç kalmamalıydım. Abimle tartışmalarımız her zaman olurdu. İnsanların önünde bana iyi davranırdı.Hele ki yanımda güzel bir kız varsa ama eve gidince bana boks torbası muamelesi yapardı. O kadar değil ama yani onun gibi bir şeyler yapardı. Meselâ en son yüzüme kurbağa attı ve benim kurbağalara çok ciddî bir fobim var. Gercekten abimin yaptığı üst seviyede bir salaklık çünkü kurbağayı görür görmez hemen bayılmışım sonrada gözlerimi hastanede açtım işte. Yani demek istediğim baya kötü bir fobim var ve en büyük fobim kendini ergen sanan abim.Ama abim uslanır mı? Salak aynı salak.Hep en iyisini bildiğini sanırdı, ama bu sefer onu dinlemeyecektim. Tam caddeye yaklaştığımda, birden bir fren sesi duyuldu. Ardından güçlü bir korna... Göz açıp kapayıncaya kadar bir araba bana çarptı ve kendimi yerde buldum. Ne olduğunu anlamak bile zordu. Dünya bir anda başımın etrafında dönmeye başladı. Yere düştüğümde nefes almakta zorlandım. Kendi kendime " Birde bu kalmıştı" dedim acıyla. Kolumdan gelen hafif bir acı dışında şoktaydım. Yerde yatarken gözlerimi kısarak gökyüzüne baktım, her şey bir anda olmuştu. Bir adam panikle bana doğru koştu. "Hanımefendi! İyi misiniz? Çok özür dilerim, sizi fark etmedim!" dedi telaşla. Güçlükle ayağa kalkmaya çalıştım, başım dönüyordu. "Sanırım..." dedim, ama sesim titriyordu. Kolumu hafifçe hareket ettirdim; çok ciddi bir şey yok gibiydi ama tüm vücudum sarsılmıştı ve birazda kollarım yaralanmıştı. O an içimde bir ses yankılandı: "Sen bu işin altından kalkamazsın." Abimin alaycı sözleri tekrar kafamda dönüp durdu. Ama hayır. Kalkacaktım. Ne olursa olsun, bu sadece bir başlangıçtı.
Updated at
Reads
neşenin hayatını anlatıyoruz. neşe ihanetle terk edilmiş olan bir genç kız.
Updated at
Reads
Tür: Romantik Dram Karakterler: Deniz (17 yaşında, kız, içine kapanık, geçmişinde kaybettiği bir aşkın acısını taşıyan lise öğrencisi) Emir (16 yaşında, erkek, Deniz’in sınıf arkadaşı, ona karşı derin duygular besleyen, pozitif bir karakter) Ali (17 yaşında, erkek, Deniz’in eski sevgilisi, bir kaza sonucu hayatını kaybetmiş, ancak hayatta kalmış ve çete tarafından kaçırılmıştır.) --- 1. SAHNE – OKULUN BAHÇESİ, GÜN BATIMI (Deniz, okul bahçesinde yalnız başına yürürken, eski bir fotoğrafa bakar. Fotoğrafın içinde gülümseyen iki genç vardır: Biri Deniz, diğeri eski sevgilisi Ali. Deniz’in gözlerinde derin bir hüzün ve geçmişe dair yoğun bir özlem vardır. Etrafındaki öğrenciler eğlenirken, Deniz onların arasından sıyrılıp yalnız başına bir bankta oturur.) Deniz (iç ses): "Ali... Ne kadar çok özlüyorum. Bir yıl boyunca hayatımda bir şey eksikti. Ama senin yokluğun, her şeyin anlamını kaybetmesine sebep oldu. Şimdi başka biri var. Emir. Ama ne yazık ki… seni unutamam." (Deniz, derin bir iç çekişle gözlerini kapar ve fotoğrafı cebine koyar.) --- 2. SAHNE – OKUL KAFETERYASI, AKŞAMÜSTÜ (Deniz ve Emir, okulun kafeteryasında oturmaktadır. Emir, oldukça heyecanlı bir şekilde konuşmaktadır, ancak Deniz dalgın ve suratsızdır.) Emir: "Deniz, sana uzun zamandır söylemek istediğim bir şey var. Gerçekten çok değer veriyorum sana. Yanımda olmanı istiyorum, birlikte daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Seni seviyorum." (Deniz, Emir’in gözlerine bakar ama hiç cevap vermez. Kafasında başka biri vardır.) Deniz (iç ses): "Emir... Sen çok iyisin. Ama benim kalbim bir başkasıyla. Bunu sana nasıl anlatabilirim?" Deniz: "Emir, seni takdir ediyorum ama... Benim hala geçmişimde kaybolan bir aşkım var. Ali’nin hatırasıyla yaşamak zorundayım. Şimdi sana karşı bir şey hissetmek... Adil değil." Emir (derin bir nefes alır, üzgün bir şekilde ama kararlı bir şekilde devam eder): "Bunu anlamıyorum, Deniz. ama neden olmasın yani neden benimle birlikte olmuyorsun seni seviyorum diyorumanlamıyor musun? Senin acını hissetmek istiyorum. Sana yardımcı olmak istiyorum. Ama bir türlü bana bir şans vermiyorsun." Deniz: "Bunu başaramam, Emir. Ali’yi seviyorum. Onun yokluğunda hayata tutunmaya çalışıyorum." (Emir, kafasını öne eğer ve sessizce kalkar. Deniz, onu izlerken bir hüzünle bakar.) --- 3. SAHNE – FLASHBACK, 1 YIL ÖNCE – HASTANE, TRAFİK KAZASI (Deniz ve Ali, neşeli bir şekilde arabada ilerlerken, bir kaza anı belirir. Deniz'in gözleri korku içinde büyük bir hızla Ali’yi çağırır. O anda araba savrulur, büyük bir çarpışma sesi duyulur. Zaman bir anlığına yavaşlar. Araba devrilir ve camlar kırılır. Deniz, yaralı bir şekilde bir kenarda baygın halde yatarken, Ali'nin sesi bir süre sonra duyulmaz. Ambulans sirenleri ve insanların panik içindeki çığlıkları arka planda çalar.) (Hastane sahnesi gelir. Deniz bir odada uyanır, başında bandajlar vardır, gözleri kanlıdır. Ellerini sallayarak, çevresine bakınır. Yanında kimse yoktur.) Deniz (panik içinde, kendi kendine): "Ali... Ali nereye gitti? O nerede?" (Bir doktor odaya gelir ve ona acı dolu bir şekilde bakar. Deniz'e haber verilecektir.) Doktor: "Bütün elimizden geleni yaptık ama... Ali’yi kaybettik. Trafik kazasında hayatını kaybetti." (Deniz, bu haberi aldıktan sonra yere yığılır, gözlerinden yaşlar süzülür. Sesinde derin bir çığlık vardır ama hiç çıkmaz. Her şeyin sessizliğe büründüğü o an, tüm dünyası kararmıştır.) ( Deniz’in yas süreciyle zaman geçtikçe yalnız kalır ve içsel bir boşluk hisseder.) --- 4. SAHNE – DENİZ'İN ODASI, GECE (Deniz odasında yalnızdır. Defterini açar ve eski bir fotoğrafa bakar. Fotoğrafın içinde gülümseyen iki genç vardır: Biri Deniz, diğeri eski sevgilisi Ali. Deniz’in gözlerinde derin bir hüzün ve geçmişe dair yoğun bir özlem vardır. Telefonu çalar. Ekranda "bilinmeyen numara" yazılıdır.) Deniz (meraklı bir şekilde ): "Ne? bu da kim ?" (Deniz telefonu açar, derin bir nefes alır ve telefonun diğer ucunda Ali’nin sesini duyar. Ali’nin sesi, bir zamanlar tanıdığı o mutlu gülümsemelerden çok uzaktır. Sesinde yorgunluk, pişmanlık ve derin bir acı vardır.) Ali (korkulu ve panik içinde, sesi titrer): "Deniz… Beni duydun mu? Benim sesimi duyuyor musun?" Deniz (şok içinde, hala gözleri telefona kilitlenmiştir): "Ali… Nasıl? Sen… Sen ölüydün! Neden? Neden beni terk ettin? Bütün bu zaman boyunca neden bir haber almadım senden?" Ali (nefes almakta zorlanarak, sesindeki korku ve çaresizlik belirginleşir): "Ben terk etmedim, Deniz... Beni bir çete kaçırdı. Bir yıl boyunca onlardan kaçtım. Hayatım cehennem gibiydi. Her gün ölüm korkusuyla yaşadım. Ama bir türlü sana söyleyemedim, her an her şey daha kötüye gitti. Sadece seni korumak istedim, senin acını daha da büyütmemek için sessiz kaldım. Ama ben... ben hâlâ yaşıyorum, Deniz. Bunu sana anlatacağım, her şeyi." (Deniz, şaşkınlıkla bir süre telefona bakar. Ali’nin söyledikleri, onu derinden sarsar.) Deniz (şok ve korku içinde, titrek bir sesle): "Çete... Ali, nasıl yani? Bir yıl boyunca böyle bi
Updated at
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.