Reads
“Neden bana dokunmuyorsun?” “Sana dokunacağımı kim söyledi?” “Karı koca değil miyiz?” “Değiliz. Kim ne derse desin bacaksız. Sen benim karım değilsin. Olamazsın da.” “Bu dediklerini unutma. Benim de adım Gonca’ysa laflarını sana tek tek yedirmesini bilirim.” Toygar, alaycı bir ifade ile karşısındaki gelinlik içindeki kıza bakarken “Sana karım dediğim gün etek giyer mahallede topuklu ayakkabı ile dolanırım.” dediğinde Gonca küçük burnunu havaya dikip “O zaman kendine göre ayakkabı ve etek seçmeye başlasan iyi olur asker. Çünkü ettiğin lafları yutarken seni izlemek çok zevkli olacak.” dedi. Arkasını dönüp gelinliğin fermuarını açarken omuzunun üzerinden zoraki kocasına baktı. “Madem karın değilim. Öküzün trene baktığı gibi bakma da çık dışarı asker. Sana gösteri yapacak değilim.” Toygar, kağıt üzerindeki karısının sözlerinden sonra sinirle iler bir adım atıp kolunu tuttuğu gibi sıkarken “Bana bak bacaksız. O dilini koparırım bir daha derdini anlatacak kadar bile konuşamazsın. Şimdi kırdırma bacaklarını da git banyoda değiş üzerini. Çırpı bacaklarını görmeye hevesli değilim.” deyip dişleri arasından hırlar gibi konuştu.
Updated at May 9, 2025, 10:15 PM
Reads
Hayalleri olan melez bir kız. Diş hekimliğini birincilikle bitirdiğinde tek amacı kendi ayakları üzerinde durup çalışmaktı. Lakin coğrafya kaderdir sözü onun içinde söylendi. Mardin'li babası Ciwan hastalıkla cebelleşirken kızını yakın dostu Dijvan Ağaya emanet etti. Sandı ki kızının bahtı açık olacaktı. *** “Bu kadın da kim? Aram, burada neler oluyor?” “Bu kadın senin kuman. Bundan böyle birlikte yaşayacağız.” Kulakları uğuldayan Dilşah tek kelime etmeden odasına çıktığında çantasının içinden babasından yadigarı çıkardı. Yeniden avluya indiğinde hiç acımadan konağın duvarlarında yankılanan silahı ateşledi. Kayınbabası Dijvan “Ne yapıyorsun sen?” diye bağırdığında dolan gözlerine rağmen dimdik durdu ve “Namusumu temizledim. Çünkü senin oğlun benim onurumu gururum ve namusumu ayaklar altına aldı. Sen söyle Dijvar Ağa zivaf gecesinin sabahında konağa kuma getirmek hangi erkekliğe sığar?” deyip arkasını döndüğü gibi odasına geri çıktı. Dilşah, evlendiği adamın koynuna girdiği gecenin sabahında karşısında kuması ile karşılaşmayı beklemiyordu. Aram ise içine düştüğü cenderenin tam ortasında kanını avuçlarında hissediyordu. Peki ya AŞK ikinci bir şansı hak eder miydi? Gurur mu? Aşk mı?
Updated at May 7, 2025, 10:15 PM
Reads
CEYLAN TANITIM Telefonun ucundaki arkadaşını uzun zamandır görmüyordu. Israrı üzerine nefesini bıraktı. “Tamam tertip. Merak etme düğününde mutlaka orada olacağım.” “Eyvallah tertip. Selametle.” Verilen bir söz onun için namus demekti. Arkasında duran ve ondan emir bekleyen adamı “Abi ne yapalım?” dediğinde camdan dışarı bakarken ellerini cebine soktu. Gözlerini kısarken “Hırsızlığın cezasını verin sonra da İstanbul’dan sürün. Değil kendi esamesi bile şehrin sokaklarında hissedilirse sülalesini silin.” dediğinde baş selamı veren adam “Emrin olur abi” deyip çıktı. Dişlerini sıktığı kımıldayan çene kaslarından belli olurken yüksek binadan şehri ve boğazı izledi. *** Adamları ile girdiği düğün salonunda oldukça dikkat çekerken merdivenleri indi. Gelinle damat yeni inmişti. On kişilik siyah giyinmiş adam gurubu girişin önünde durmaya başladığında meraklı bakışlar üstlerine yapışmıştı. Çoktan bunalmaya başlayan genç adam bir an önce tertibini tebrik edip hediyesini de verip gitmeyi planlıyordu. O sırada bir horon çalmaya başladı. Ortası boşaldığında gözlerini kıstı. Bir kız omuzlarını hafif hafif titreterek ortaya çıktığında onu damat ve gelin takip etti. Horon oynamaya başladıklarında bir çift lacivert göz, bordo renk takım elbise giyinmiş, saçları omuzlarında sallanan, yüzündeki kocaman gülümseme sayesinde gamzelerini sergileyen kızın üzerinde sabitlenmişti. Hafifçe boynunu oynatıp kütleten Dağhan Yasari aldığı nefesi sakince verdi. Yanındaki adama başını eğip “Serkan, bu kız kim öğren?” dediğinde neye bulaştığını bilmiyordu. Öğrenecekti. Ordu'nun yaralı ceylanı İstanbul’un aslanına yaren olur mu? Peki ya aradaki yaş farkı? Aşkın yaşı var mı? Ondan beş yaş büyük bir kadına tutulan Dağhan etrafına ördüğü duvarları yıkabilecek mi? Ya Ceylan? Onun için her şey yeterince zorken kapısını çalan aşkı nereye koyacak?
Updated at May 7, 2025, 10:48 AM
Reads
"Sende kimsin?" "Ben Aysima. Babanızın eşiyim." Duyduğu tek şey adamın dişleri arasından hırsla ve nefretle "Siktir" değişiydi. "Aklını mı kaçırdı bu adam?" Genç kız anlamaz gözlerle karşısındaki adama bakarken boğazının kuruduğuna, nefesinin göğüs kafesine az geldiğinde yemin edebilirdi. Bir çift gri gözün kendi sıradan kahvelerine saplanmasına dizleri titredi. Korkmadan da edemiyordu çünkü bu adam ona hep parçalayacakmış gibi bakıyor hem de tüm bedebindeki kanın kasıklarına toplanmasına neden oluyordu. Sadece bakışlarıyla zirveye ulaştırabilecek olan o adam kocasının oğlu Alkan Türkoğlu'ydu. Mobilya tasarımcısı ve karanlığın lordu.
Updated at May 5, 2025, 8:44 AM
Reads
İntikam hiç bu kadar yakıcı ve seksi olmamıştı. Zümra, yaşadığı hayal kırıklığını büyük bir savaşa çevirirken Devran yaptığı hatanın bedelini ilki olduğu kadının intikamı ile ödeyecekti. Bir kadını en çok yaralayan şey nedir? İhanet? Yok sayılmak? Severken hiç edilmek? İlk kez bedenini teslim ettiği adamın komodinin üzerine bıraktığı birkaç dolar? Zümra hayatı boyunca bir kez dahi öpüşmediği halde her şeyini vermeyi göze aldığı adamın bir iddia uğruna tenine kazınmasını asla kabul etmedi. Madden aldığı intikam bacağına sıktığı bir kurşundu. Ama esas can yakıcı darbeyi sonradan indirecekti. İntikam soğuk yenen bir yemekti ve Zümra elinin lezzetine tutkuyu, şehveti, küçük kaçamak oyunları, zehir gibi dili ile birleştirdiğinde tanrı Devran’ın yardımcısı olsundu. Peki ya tüm bu intikam oyunlarının tamamında kocaman bir mafya karmaşası da yer alırsa? İşte o zaman yemek tadından yenmez...
Updated at May 5, 2025, 8:25 AM
Reads
Derin hesaplar. Sert adamlar. Vatan aşkı için gözlerini kırpmadan can alıp can verenler. Hayat her zaman gül bahçeleri sunmaz insana. Onlara ise gül bahçesi değil barut ve kan kokusu toprak ile al bayrağın üzerlerini örttüğü bir dünya sundu. Asi adamlar ANKA TİMİ ile birleşti ve ortaya can almaktan korkmayan ama masumum da kılını incitmeyen yiğitler çıktı. Ya bu yiğitlere bir de dişi kartal katılırsa. Elinde fotoğraf makinası gözlerinde yanan ateş. "Seninle uğraşamam Leyan. Burada kal diyorsam kal. Adamın canını da sıkma" "Bana bak komutan. Sen bordoysan ben de Leyal'im. Dişi kartal derler bana. Sence seni dinleyecek göz var mı bende" Komutan bir hışım kızın üzerine yürüdü. Sadece beş dakikaları vardı. O beş dakikanın sonunda üzerlerine mermi ve bomba yağacaktı. Ama onun tek düşündüğü asi bir dişi kartalı evcilleştirme çabasıydı. Uzanıp ona sertçe bakan kızın ensesine uzandı ve dudaklarını dudaklarına örttü. Onca savaş çaba ve uzaklık boşaydı. Geri çekilip orman yeşillerini kızın gözlerine diktiğinde "Bordoya lolo olmaz dişi kartal. Bir adım öteme gidersen seni ben avlarım" deyip beylik tabancasını ve omuzundaki tüfeğini kontrol etti. Mağaran çıkarken Anka timi elleri tetikte Behram binbaşının ilk yenilgisine sırıtıyordu.
Updated at Apr 24, 2025, 8:48 PM
Reads
Şu hayatta çocuklar hep ailelerinin suçlarını mı çeker? Geçmiş neden hiçbir suçu günahı olmayanların yakasından düşmez? Katilin ya da hırsızın kızı/oğlu. Orospunun kızı/oğlu. Şerefsizin kızı/oğlu. Yapışır ayaklarına bir katran parçası gibi ve ne temizlenir ne de düzgünce sakin bir hayat yaşama hakkı tanır. Tıpkı ona olan gibi. Süveyda. Tasavvuf da anlamı kalbin tam ortasında bulunan kapkara bir lekedir. Bazen en büyük günahların bazen de insanın var oluşunu saklar içinde. Oysa masum ve mazlum yüreği o kapkara leke içinde acısını saklar. Kimsesizliğini ve nefretini. Anne babaya duyulan sonsuz nefret. Daha on yaşında kaza geçirmesine ve topal kalmasına neden olan lanetin baş karakterleri. Şimdi ise adım attığı her yerde fısıltılar dönüyor arkasından. “Bunun babası hem katil hem de tecavüzcüymüş. Anasının orospu olduğunu söylüyorlar. Berzan Avcıoğlu acıyıp büyütmüş ama gör bak nasıl da kötü olacak. Katranı kaynatırsan olur mu şeker cinsini bildiğin cinsine çeker diye boşa demiyorlar.” Süveyda elindeki çantasının kulpunu sıkarken gözünden akan yaşı sildi. Aksak adımları hızlandı. Birkaç çocuk etrafını sardı. Ona bir tekerleme bile uydurmuşlardı. “Aksak Süveyda, yine çıkmış yola. Gitmiş gitmiş kalmış ortada. Katilmiş babası kötü kadın anası.” Olduğu yere çöküp dizlerine kollarını sararak ağlamaya başladığında duyduğu gür ses içini titretti. “Kesin sesinizi. Ayıp değil mi? Hadi kaybolun buradan kırdırmayın bacaklarınızı.” Başını kaldırmadı. Kollarını çözmedi. Ağlamayı bırakmadı. Tüm sesler yok olurken omuzuna dokunan büyük el “İyi misin Süveyda?” sorusu bazı şeylerin hem bitişi hem de başlangıcı. *** “Benimle neden evlendin?” “Öyle olması gerekiyordu.” “Benden nefret ediyorsun.” “Hayır. Senden nefret etmiyorum.” “Sevmiyorsun da ama.” “Sevmek mi? Komik olma Süveyda hadi değiş üzerini yat dinlen. Ben yan odadayım.” “Burada kalmayacak mısın?” “Hayır. Sokaktaki herhangi bir kızdan farkın yok benim için. Onlara nasıl kardeşim gözüyle bakıyorsam sana da öyle bakıyorum. Anladın mı? Şimdi daha fazla konuşma da dinlenmene bak.” Arada olan on yaş. Geçmişte yara alan bir adam. O yaraya neden olan adamın aksak kızı. Var olan bir evlilik. Sonu ne olur ki?
Updated at Apr 19, 2025, 4:55 PM
Reads
“Dans et.” “Neden?” “Ben öyle istiyorum.” “Sen istedin diye dans etmeyeceğim.” Ayağa kalkan Karan karşısındaki Günah’ın kolunu tutarken dişlerini sıktı. “Ben istersem dans da edersin altıma da yatarsın.” Günah, bir adım gerilemek istedi ama yapamadı. Sert bedene kendi bedeni yapıştığında tüm uzuvları hissediyordu. “Bırak beni.” “Daha değil.” “Bu da ne demek?” Sözleri biten kız ne olduğunu anlamadan kalçalarından tutulmuş kucağa alınmıştı. Sırtı arkadaki duvara çarparken dudakları esir alındı. Yasak kafes dövüşçüsü Akrep, Günah adında bir striptizcinin ateşinde yanarken şeytanın gözleri sevişen ikiliye saplanıp kalmıştı. Peki ya TARANTULA?
Updated at Mar 7, 2025, 2:28 PM
Reads
Eskort olmaya zorlanan genç bir kız. LİLA. Altına yatması gereken kişi karanlığın lordu AHEN AÇIKEL. Sevişmek onları sadece biraz daha birbirine yaklaştırdı. Kucağında olan kızın içine daha sert girip çıkan Ahen zümrüt yeşillerini lilalardan ayıramıyordu. Onu esir alan şeyler belliydi. ZEVK. TUTKU. ŞEHVET. EROTİZM. TATMİN OLMAK. Aşk ise aralarda sıkışıp kalmış üzeri örtülü bebek gibiydi. Gözlerimin arkası yanmaya başladığında dudaklarımı aralayıp ufacık soluklar almaya zorladım kendimi çünkü göğsüm nefessizlikten patlayacak gibiydi. Sahi ne demişti? “İstediğimde altımda istediğimde yanımda istemediğim de ise siktir olup gideceksin. Fazlası yok. Yaptıklarının yanında sana soy adımı veriyor olmama şükredeceksin. İsyan ya da itiraz ettiğin her an bir yakınının cesedi ile sabahlatırım seni ve inan bana bunu yaparken asla ikinci kez düşünmem. Cehenneme hoş geldin küçük Lila. Azaplardan azap beğen.” Küçük Lila. Bana cehennem diyordu ama hiçbir şey yapmasa bile asıl cehennemin gözleri olduğunu bilmiyordu. Biri gri diğeri zümrüt yeşili iki cehennem çukuru. Sebep olduğum hasarla bana bakarken bende oluşacak hasarın ise boyutu hesaplanamayacak kadar çok.
Updated at Jan 30, 2025, 11:28 PM
Reads
Tüm klişe gerçekler onun varlığı ile yerle bir oldu. Dünya genelinde söz sahibi büyük aileler o ailelerin belli kuralları vardı. Onlara göre kadın sadece bir seks kölesi, evlerinde hizmetçi, çocuk doğuran makinaydı. Saygı duymak mı? Nefes almaları bile gereksizdi. Sonra o geldi. Tahtına oturdu ve tüm acımasızlığı ile kadınları hiç gözüyle görenlere dersler vermeye başladı. Helen Herman. Bir insanın olabileceğinden daha acımasız, daha soğuk, daha sert. Kendi kurallarının dışına çıkmayan başka kuralları ise hiçe sayan. İstediğini almak için karşısındaki herkesi ezebilecek kadar hırslı, duygularını çok iyi saklayabilecek kadar kapalı kutu. O Herman imparatorluğunun yeni kraliçesi. Alman Mafyasının en değerli ve tehlikeli ismi. Mantıklı ve arzularını sonuna kadar kullanan dişi şeytan. Gözleri bu kez özel bir şirkette Escortluk yapmaya başlayan Drew'e takıldığında avını gözleyen bir kartal gibiydi. Grileri genç adamı süzdü, içindeki şeytan kuyruğunu sallayıp boynuzlarını parlatırken kulağına fısıldadı. Onu doğuran kadın bile babasının seks kölesiyken şimdi karşı cinsten istediğini alma vaktiydi. Peki, düşman yılan misali içine sızarken sürpriz isim Türk mafyasının dişli ismi oldu. Demir Karahanlı. Maskeli denen düşmanın en büyük acıları yaşattığı gözü kara adam. Bu, bir kraliçe ile yanına kral olmaya layık adamın hikayesi. Tabuların yıkıldığı, gücün parmak uçlarında dahi hissedildiği köle ile efendinin şehvet oyunu. Sonu mu? İşte o tamamen muamma.
Updated at Jan 25, 2025, 11:42 PM
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.