"Ahhh! Becer beni Polat Arslan" diye inledi kadın.
"Hiç merak etme güzelim, seni becerdikten sonra yürüyemeyecek hale geleceksin" hırlayarak söylediği sözlerin ardından kadının üzerine eğildi.
Dizlerinin üzerinde duran dört ayak pozisyonuna gelmiş bir halde önünde kadınlığını ona sunan kadının, kadınlığına iri aletini hizaladığın da içine girerken hızlı darbelerini ard arda vurarak kadını onun tabiri ile sertçe beceriyordu.
Saatlerdir süren bu birliktelikten ne kadar çok boşalmış olsada söylediklerine tezat iliklerine kadar zevk ile dolmadığının farkındaydı.
O gün o kadın ile birlikte olduğu geceden sonra hiç bir kadından zevk alamamış, dokunduğu her kadın sebebi bilinmez bir şekilde midesini bulandırmaya başlamıştı şuan olduğu gibi.
Önündeki kadının kalçalarını sıkıca tutup içine hırsla gömülmeye devam ederken, en sonunda boşalamayacağını anladığın da kadının poposuna bir şaplak vurup içinden kendisini geriye çekti.
Olmuyordu saatlerdir yorulmaktan başka bir işe yaramamıştı bu birlikteliği.
"Kalk üzerini giy git buradan"
Sözlerine kadının garip bakışları ve sözleri eşlik etti "Ne yani bitirmeyecek misin?" diye alaylı sesi ile sordu kadın.
"Fazla konuşma! Git dedim sana!"
Hala aynı pozisyonda bekleyen kadın Polat'ın bu ani değisen tavrına şaşırsa da sesinde hissettiği sert baskıdan ürkmüş ve hemen toparlanmaya başlamıştı.
Bu adam da bildiği birşey var ise son zamanlar da tanıdığı Polat değildi. Eskiden gününü gün eden her kadın ile birlikte olan yaptıklarını sorgulatmayan ve sorgulanmaya izin vermeyen bir adam iken şimdi ise saçma bir hale bürünmüştü.
Kadının gitmesinin ardından hala çıplak olan iri bedenini tekli koltuğun üzerine bıraktı, sehpanın üzerinde olan sigara paketinden bir dal sigara alıp ateşlerken, viskisini de sigarası ile birlikte yudumlamaya başladı.
Zihninde can bulan görüntüler onu aylar öncesine o geceye götürdüğün de ise elindeki viski şişesini öfkesine hakim olamayıp duvara fırlattı..
O gece olmuştu herşey.
Polat Arslan'ın zevki yıkımı ve itibarı herşeyi o gece bitmişti.
"Seni bulacağım! Seni bulduğumda ise canına okuyacağım! Küçük Fahişe!"
3 Ay Önce;
Dilem Peyman
Bugün benim en mutlu günlerimden birisiydi. Dört yıllık emeğimin karşılığı ise nihayet elimde tuttuğum diplomam dı. Okuldan mezun olduğum günü ailem ile kutlarken geceyi arkadaşlarım Asel ve Sera ile vakit geçirmek için değerlendirecektim. Çok mutluydum, gerçekten bu mutluluğumun bir tarifi yoktu asla. Babamın ve benim istediğimiz gibi olmuş okumuş okulumu bitirmiştim. Mesleğimi elime almanın gururunu yaşıyordum şuan. Bu benim için tarifi olmaz bir sevinç kaynağı idi. Babamın şirketinte çalışacaktım ama olsun, sonuçta benim için gurur verici bir şeydi..
"Seninle gurur duyuyorum güzel kızım"
Babam ellerini kollarıma koyduğunda kocaman gülümseyip beni kollarının arasına çekmişti. Sevgisini asla esirgemiyor annemin yokluğunu aratmamak için çabalıyordu her seferinde.
"Teşekkür ederim babacım. İyiki varsın" dedim gözlerim dolmuştu aramızda geçen bu yoğun duygusal anlardan dolayı.
Asel "Selim amca Dilem'i bize verebilir misin artık? Arkadaşımız ile eğlenmek istiyoruz" dediğinde babam sesli bir kahkaha bıraktı. Hala onun sevgisini tadıyor kollarının arasında sevgi seline boğuluyordum.
"Tabiki ama bir şartla"
Babamın kollarının arasından usulça çıktığım an da arkadaşlarım ve ben üçümüz birlikte babama baka kalmıştık.
"Hiç bakmayın öyle. Az içeceksiniz dikkatli olacaksınız, ve gece yarısından önce evlere gireceksiniz"
Üç arkadaş kahkahalarımızı dudaklarımızı ısırarak bastırmaya çalışırken en sonunda tutamayıp gülmeye başlamıştık.
Sera "Gece yarısından önce kül kedisine dönmemizden mi korkuyorsun Selim amca" diye konuşup gülmesine devam ederken babamdan gelecek olan kelimeler tabikide gecikmemişti "Gece yarısından sonra sarhoş birer cadıya dönüyorsunuz" dedi hala gülmesini sürdürüyordu.
Üçümüzün ağzındanda aynı anda "Aşk olsun" nidaları dökülmeye başladığında babama tekrar sarılıp ayrılırken Asel'in arabasına yürümüştük.
* * * *
Üzerime giydiğim dantel siyah büstiyerve kalem etek beni daha şimdiden zorlamaya başlamıştı. Lanet olsun neden Asel'e uyup giyinmiştim ki bunu. Tamam kabul ediyorum çok seksi bir görüntü sunuyordu ama yürüyemedikten sonra neye yarardı ki bu seksilik?
Kapısında kocaman harflerle ARES yazan Gece kulübü'nün önüne geldiğimizde kapıda izbandut gibi dikilen adamlardan içeriye geçemeyeceğimizi düşünmüştüm ki Asel yine babasının kimliğini kullanıp girmemizi sağlamıştı..
Babası eski savcıydı ve Asel'de bunu kullanmayı gerçekten seviyordu.
Başımı sallarken gülümsediğim de "Sen şeytansın" dedim.
"Ahh bebeğim böyle bir yere gireceksen gerekirse babanı bile satmak zorunda kalırsın" dedi kahkaha attığı anda.
"Normal bir gece kulübü Asel abartma"
Asel ve Sera ikisi aynı anda bana dönüp kocaman olmuş gözlerle baktıkların da "Polat Arslan'ın gece kulübü ama" diye bağırıp tekrar yürümeye devam ettiler. Tanımıyordum o adamı bu iki delinin ağzından sürekli duyuyordum ama merak edipte araştırmaya değer bulmamıştım.
"Ahh Yiğit Arslan'da çok fena ama bir Polat Arslan edemez tabiki"
Asel gece kulübünün sahibine hayranlıklarını dile getirirken öylece gülümsedim hallerine, deliydi ikiside.
Uzun ışıklı koridoru geçtiğimiz anda az önceki söylediklerim ağzıma okkalı bir tokat gibi çarptı desem yalan olmaz.
Gece kulübü tam üç katlı idi. Ve 3 kata kadar tavan uzanıyordu. 2 ve 3 katta cam bölmeler içinde ayrı localar var iken o localar da insanlar ile doluydu. Tahminim daha zenginler insan içine karışmayanların özel yerleriydi o localar. İlk giriş ikinci kattan olurken merdivenlerden indiğin anda ortada kocaman bir pist karşılıyordu insanları. Sarhoş olmuş bir birlerine yapışık halde deli gibi dans eden insanlar vardı pistin üzerinde. Bu kadar kalabalıkta iğne atsan yere düşmezdi.
"Bebekler takip edin beni" Asel yine babasının kimliğini kullanmış olduğunu belli ederek aşağıdaki kalabalık insanların içine girmeden merdivenlerin köşesinden hemen sağa sapmıştı.
Asel'in peşinden sürüklemeye devam ederken locaların önünde servis yapan bir garson cam kapıyı açarken "Burası sizin locanız Asel hanım" dedi.
Üç arkadaş garsonun açtığı kapıdan içeriye girdiğimizde, sade ama tek renk olan geniş kırmızı U şeklinde olan koltuklara birbirimizi görecek şekilde karşı karşıya oturmuştuk.
Locaların arası sadece cam duvardı ve içinde olan insanlar rahatlıkla bir birlerini görebiliyordu.
Locaya sipariş almak için gelen garson "Siparişinizi alayım Asel hanım ne istersiniz" diye sorunca bir birimize baktık.
Asel "Soğuk tekila istiyorum şişeyi getirin lütfen. Yanında limonda olsun. Ayrıca masayı da donatın" dedi.
Garson yanımızdan siparişleri alıp uzaklaşırken Asel'e baktım "Kesinlikle zil zurna sarhoş olacakmışız gibi hissediyorum" dedim.
Asel göz devirip bıkkın bir ifade ile baktı ve "Abartmasan mı artık? Buraya eğlenmek için geldik Dilem. Bugün bizim günümüz"
Orta yerdeki sehpanın üzerine koyulan buzlu kova içerisindeki alkol şişeleri ve yanında yememiz için getirilen yiyeceklere göz gezdirdim, bu gece dibine kadar sarhoş olacaktık kesinlikle biliyordum. Hatta emin olmuştum artık.
Dilem ve Polat'ın hikayesine başlamış bulunmaktayız. Ara ara bölüm atacağım. Keyifli okumalar..❤️
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.