Reads
" Öncü lütfen.." dedi ağlamaklı sesiyle. İstediği kadar yalvarabilirdi. Ne ağlamasının ne de yalvarmasının benim gözümde değeri yoktu. Ben lafımı bir kez söylerdim. Lafımı dinlememesinin bedelini ödeyecekti. Ben uyarımı yapmıştım ama o beni ciddiye almamıştı. Mezarlığa geldiğimizde Aslı korka korka arabadan indi. Aslında arabadan inmek istemezdi ama bagajdaki orospunun evladına bir şey yaparım diye korkuyordu. Bu yüzden beni kızdırmak istemiyordu. Şimdilik suyuma gidiyordu ama bu kadının sağı solu belli olmazdı. Ama bugün alacağı dersi ömrü boyunca unutamayacaktı. Ve bir daha bana karşı gelmeye cesaret edemeyecekti. Daha önceden ayarladığımız alana geldiğimizde kazma ve kürek hazırda bekliyordu. " Kaz " emrini verdiğimde ağlaması şiddetlendi. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. " Öncü.. Lütfen bana bunu yapma." diye yalvarmaya başladı ama sikime takmadım. Tam aksine yalvarışı hoşuma gidiyordu. Aslında daha fazlasını yapmayı bile düşündüm ama şimdilik ona bu kadar yeterdi. " Kaz !" bağırdığımda olduğu yerde sıçradı ama kazmayı eline aldı. Elleri titreye tireye toprağı kazmaya başladı. Yaklaşık iki saat sürdü. Yavaş ve titrek hareket ettiği için uzun sürmüştü. Aslı ağlayarak mezarı kazarken bende Ufuk'la sohbet ediyordum. Aslı yüzünden iki saatte bir paket sigarayı bitirmiştim. Yeteri kadar derinliğini elde ettiğini düşündüğüm noktada Aslı'yı çukurdan çıkardım. " Ufuk getir." Aslı dizlerinin üzerine çökmüş ağlarken nişanlandığımız gün onu istemeye gelen veledi getirdi Ufuk. Adamın ağzı yüzü kan içindeydi. Piçi biraz okşamış olabilirim. Biraz da Ufuk okşadı. Aslı başını kaldırıp bakmaya cesaret edemediği için halini göremiyordu. " Ufuk sok pezevengi " dedim. Ufuk iti mezara yerleştirdiğinde adam bir şeyler geveleyip ağlamaya başladı ama ne dediğini anlamıyordum çünkü ağzını bantlamıştık. Aslının dizlerime yapışmasıyla aşağıya doğru eğdim kafamı. " Öncü yalvarırım. Bir daha ne dersen onu yapacağım. Sözünden de çıkmayacağım. Bırak gitsin nolur " Pezevengin biri için ayaklarıma kapanıp yalvarması beni daha da öfkelendiriyordu ama Aslı hanım bunu anlayamıyordu. Ayaklarımı Aslı'dan kurtarıp kolundan tutup ayağa kaldırdım. O kadar zayıftı ki rüzgar estiği an uçup gidebilirdi. " Şimdi toprağını at piçin. " dedim ve kazdırdığım mezara doğru savurdum. Dengesini son anda sağlayarak düşmekten kurtuldu. Arkasını dönüp bana şişmiş ve kızarmış gözleriyle baktı. Biraz daha zorlarsa o piçle beraber onu da gömecektim. " Hadi!" bağırmamla eline küreği alıp mezarda yalvaran ite baktı. " Özür dilerim. Affet" dedi. Bu yaptığı ile kan beynime sıçradı. " Ufuk" dedim ve Aslı'nın yanına gittim. Ufuk tableti getirdiğinde Aslı'nın gözünün içine sokmak istedim. Elimdeki tablete bakan Aslı hemen gözlerini yumdu. Dudağını dişliyordu ses çıkarmamak için. Tablette ailesine uzatılmış namlular vardı. Ya piçi diri diri gömecekti ya da ailesinden birinin ölümünü izleyecekti. " Sana demiştim. Mezarını kazdırıp sana gömdüreceğim demiştim." fısıldadım kulağına. İlk toprağı böylelikle atmış oldu. Aslı diri diri pezevengi gömüyordu... Bunlar iyi günleriydi. Benimle zıtlaşmaya devam ederse yapacaklarımın sınırı yoktu...
Updated at
Reads
Elimi yıkamak için musluğu açarken tuvaletin kapısı açıldı. Başımı kaldırdığımda aynadan gördüğüm yüz ile donup kaldım. Bu herifin kadınlar tuvaletinde ne işi vardı? Beş yüz kişinin çalıştığı bir şirketin kadınlar tuvaletine her an biri gelip girebilirdi ama sapık herifin zerre umurunda değildi. Arkamı döndüm ve gözlerine bakabileceğim en soğuk gözlerle baktım. " Sen delirdin mi ne yapmaya çalışıyorsun?" dedim. Beni baştan ayağa süzerken fazlasıyla umursamaz görünüyordu. Sanki beni yemek ister gibi bir hali de vardı. Siyahları tekrar grilerime kenetlendi ve kapının kilidini çevirdi. Bu adam bir gün ellerimde can verecekti. " Her ne yapacaksan vazgeç. Bana dokunduğun an avazım çıktığı kadar bağırırım. " dedim bir umut. Meydan okurcasına tek kaşını havaya doğru kaldırdı ve üzerime doğru yürümeye başladı. " Hiç durma bağır. Benim istediğim de bu zaten. Hadi bana istediğimi ver." dedi. Telaşla geriye doğru yürürken en son duvara tosladım. Gidecek yerim kalmamıştı. Aramızdaki mesafeyi hızla kapattı. Bileklerimi tek elini kelepçe gibi kullanarak başımın üzerinde sabitledi. Tam bacağımla malum yerine geçirecektim ki hamlemi tahmin ederek bacaklarımı bacaklarının arasında kıstırdı. Beni tamamen esareti altına almıştı. Boştaki eli çenemi kavradı " Kendi ayaklarınla bana geleceksin. Seni sikmem için bana yalvaracaksın ateş parçası." nefes alış verişlerim hızlanmış kasıklarımda bir yangın başlamıştı. Benim konuşmama izin vermeden çenemdeki eli gömleğime doğru kaymaya başladı. İlk üç düğmeyi yavaş yavaş açmaya başladı. Sütyenden taşan göğüslerimin arasına burnunu gömüp kokumu içine çekti. Büyüktü... Sertti... Sıcacıktı... Korkutucu ama bir o kadarda cezbediciydi. Bakıldığında bu adam benim istemediğim herşeydi. Sanki beni kolayca kontrol altına alabilirdi. Kolayca yönlendirebilirdi. Yıldırım fahişelik yapan bir kadının oğluydu. İki tane ablası vardı. Ablalarının ikisi de annelerinin müşterisi tarafından bekaretleri için tecavüze uğrayarak öldürülmüşlerdi. Annesi ablaları öldükten bir yıl sonra aynı adam tarafından öldürüldü. Annesinin ölümüyle beraber evde bulduğu günlük ile neden bu boktan hayatı yaşamak zorunda olduklarını öğrendi ve intikam için ant içti. Amacı belli sıra araçları belirlemekteydi. Lavinya aslında mafya olan babasının legal görünen şirketinde çalışan bir yazılımcıydı. Bu mesleği de babasının zoruyla seçmişti. Otoriter, soğuk ve mesafeli yapısıyla baskın bir karakteri olduğunu herkes bilir ve ondan çekinirdi. Tabi arkasından fazlaca dedikodusu dönerdi. Patronun kızı olduğu için torpille işini yürüttüğünü yoksa bir işe yaramadığını konuşurlardı. Konuşanları bilir ama umursamazdı. Kimseyle de yüz göz olmazdı. Taki Yıldırım hayatına girene kadar Tersini düz, düzünü terse çeviren Yıldırım en büyük sınavı olacaktı. Peki bu sınavı geçebilecek miydi?
Updated at
Reads
Annesinin üzerine gelen kumanın annesinin canına kastetmesi üzerine babasının karşısına çıkan Ardil annesi ve kardeşiyle beraber bir köye yerleşir. Köydeki kimse onların gerçekte kim olduklarını bilmemektedir. Köye geldikten sonra Elvin'e aşık olur fakat bunu hiç dile getirmez. Günler geçerken abisinin komaya girmesiyle evine dönmek zorunda kalan Ardil annesi ve kardeşini alarak köyden ayrılır. Elvin köyde okutulmasına nadir izin verilen kızlardandır ve o bu şansını değerlendirmek için var gücüyle çabalar. Fakat gönül buya Devran'a aşık olur. Okul bitip ailesinin yanına döndüğünde evlenmek için konuşacaktır. Döndüğünde umduğunu bulamamış abisi kız kaçırmıştır. Üstelik bu kız köylerinde yaşayan kimliklerini onlardan saklayan Ardil'in kız kardeşidir. Ve Ardil ağadır. Abisi yüzünden sevdiği adamdan vazgeçip Ardil ile evlenmek zorunda kalan Elvin için yaşam son bulmuş gibidir. Peki Ardil Elvin'in yüzüne vurduğu gerçeklerle bu evliliğe razı olacak mıdır? En önemlisi ise Devran sevdiği kadını kolay kolay bırakacak mıdır?
Updated at
Reads
Batur Kandemir. Yer altı dünyasına korku saldı Batur. Bunu başarmak kolay olmadı. Ama o bileğinin hakkı ile başardı. Kim olduğunu nereden geldiğini hiç unutmadı. Bu yolda ona yardım eden elinden tutan adama sözü vardı kızı ile evlenecekti. Ama biri vardı ki vazgeçilmezi idi. İki kadın arasında bir seçim yapmak onun için hiç kolay değildi. Peki Batur sevdiği kadınla bu yolda zorluklara göğüs gerebilecekmiydi ?Açelya... Annesi çiçekleri sevdiği için kızlarına hep çiçek isimleri koydu. Açelya nazik, güler yüzlü, etrafındaki insanlara saygılı, naif bir kızdı. Bir o kadar da güzeldi. Güzelliği herkesi kendine hayran bırakırdı. Bilmiyordu Açelya başına gelecekleri. Batur'un hayatına girmesi ile dünyası bir anda tepetaklak oldu. Kendi doğruları ile çatışan bir yaşam tarzına sahip olan Batur onun için hayatının en büyük sınavı idi. Açelya bu sınavdan yara almadan çıkabilecek miydi ? Deniz babasının baskısı altında yaşamış özgüveni eksik büyümüştü. Üzerine birde babası onu Batur ile evlendirmek istiyordu. Fakat Batur başka bir kadını seviyordu ve onunla da evlenecekti. Deniz bu durumdan yara almadan çıkmayı çabalarken kader onları nereye sürükleyecek habersizlerdi.
Updated at
Reads
Laçin hayatın darbesini yemiş annesi ile kadere boyun eğmek yerine kalemi eline alarak kaderini baştan yazdı. Annesi ile çıktığı bu yolda zorluklarla karşılaşsa da pes etmeden yoluna kararlılıkla devam etti. Her şey yolunda ilerlerken mutlu bir hayata kavuşmuşken karşısına o çıktı; Korhan Şahinbey. Korhan'dan sonra hayatı bir karmaşıklığın içine sürüklendi Laçin'in. Peki Laçin aşkla olan savaşından sağ çıkabilecek mi ? Korhan Şahinbey. Kimse bükemezdi onun bileğini. Takı hayatına bir kadın girene kadar. Sevdi... Hemde ne sevmek. Sevdiği kadar acı verdi. Evliydi Korhan.. Her ne kadar kendi isteği ile olmasa da evliydi. Bunu Laçin'e söyleyemezdi. Oda gizlemeyi seçti. Laçin öğrenene kadar herşey yolundaydı.
Updated at
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.