"Kim bilir daha önce kaç kişiyle birlikte olmuşsundur, ama bunları yok sayıp seni ödüllendireceğim!"Yaklaşık iki saat önce beni satın alıp hazırlattığı eve getiren yegane sahibim söylüyordu bunu. Yakışıklıydı, hak etmediğim kadar yakışıklı. Arkası dönük bir şekilde dışarıyı izliyordu."Haklı olduğun bir konu var, gerçekten de daha önce çok kişinin altında onlara hizmet ettim. Ama madem bundan sonra tek bir sahibim olacak, bende onu memnun etmek için uğraşacağım."Genç adam arkasına dönüp beni baştan aşağı süzdü. Bakışları anlamadığım bir tehdit oluşturuyordu, benim için tehlikeli bir hayatın başladığını anlamamıştım bile o an.Yanıma yaklaşıp elini boynumda gezdirdi. Bu hareketiyle gözlerimi yumdum, devam etmesini istesem de o bunu yok sayıp gerisini getirmedi. Gözlerimi açtığımda benden birkaç adım uzaklaştığını fark ettim.Yine de bakışlarını uzaklaştırmamıştı benden, tehdit ve arzu dolu gözlerle dudaklarının kenarı yana kıvrıldı. Söylediği sözler beni delip geçmişti."Sen artık benim oyuncağımsın, eskisi gibi onlarca erkeğe değil bana hizmet edeceksin! Eğer bana istediğim zevki tattıramazsan işte o zaman canını feci halde yakarım güzellik!"Bu sözler gülmeme sebep oldu, yavaş adımlarla yaklaşıp kollarımı boynuna sardım. Dudaklarım onun dudaklarında geziniyordu."Tutku seviyen zirveye çıkacak, hiç şüphen olmasın sahip!"
"Buraya neden geldin?" Bakışları tehditkâr bir şekilde gezindi üzerimde, yutkundum istemsizce. Az önce gördüğüm şeylerden sonra bu adamın karşısında durmak bile zor geliyordu. "Beni... Beni adamınız getirdi buraya, sizi tedavi etmem..." "Kes sesini! Ben hasta değilim, asıl bu seni buraya getiren adam hasta!" Psikolojik danışmanı olacağım adam şimdi beni burada öldürmek için fırsat geziyordu, korkuyla kapıya baktım, ama onu geçmem mümkün değildi. Geçsem bile bu evden çıkmam çok zordu. "Bakın, madem istemiyorsunuz, o zaman bırakın gideyim! Benim bir ailem var, eğer eve gitmezsem merak edip polisi ararlar," dedim yalvaran bir ses tonuyla. Aynı zamanda da polisten korkup beni bırakmasını umuyordum. Bakışları derinleşti, usulca yanıma geldikten sonra bir anda çenemden tuttu. Ondan uzaklaşmaya çalışmam bile riskliydi bu durumda. "Seni bırakamam, özellikle gördüğün şeyden sonra! Ben aksini söyleyene kadar burada kalacaksın!" Uzaklaştı bunu söylerken . Ne saçmalıyordu bu adam, onun deliliği yüzünden benim mi hayatım kararacaktı? "Aksini ne zaman söyleyeceksiniz, ben burada kalamam!" Kısa bir bakış attı, ve bu bakış bile korkudan titrememe sebep oldu. "Burada kalacaksın, ben ölümüne izin verene kadar, doktor!"
O kadar korkuyordum ki elinden kaçmaya çalıştım, ama bir anda kolumdan tutarak beni kendi bedenine hapsetti. "Bana karşı oynamaya çalıştığın oyunu yok sayacağımı mı sanıyorsun? Bu yaptığın şeyin bedenini sana ödeteceğim, hem de canınla ödeyeceksin! "Aklınca beni karımla bir olup kandırmak istediniz, ama bu oyunu bozacağım! "İkinize de hak ettiği cezayı vereceğim! Onu ailesine teslim edeceğim, seni de hemen burada öldüreceğim," derken gözleri irileşmişti. Bu halini görmek çok korkutucuydu, geri çekilmeye çalışsam da başaramadım. "Bunu yapmaya mecbur bırakıldım diyorum, neden beni anlamak istemiyorsun? "O paraya ihtiyacım vardı, bu kız kardeşim için gerekliydi. "İlla birine hesap soracaksan bu karın olmalı, senin koynuna girmemi benden isteyen o oldu! "Çok zor durumdaydım ve karın da bu durumumu kullanmaya çalıştı! Eğer böyle bir teklifte bulunmasaydı ben böyle bir şeye bulaşmazdım. "Şimdi onu ailesine teslim edeceksin, ve hiçbir zarar görmeyecek. "Peki neden beni öldüreceksin buna rağmen, bunu tek başıma yapmadım ben!" Bunların hiçbirini hak etmiyordum, ona oyun oynamış olabilirdim, ama mecbur bırakılmıştım. "O benim yıllardır eşim, öldürme işini de babası yapsın! Ama sen... "Seni öldürme işini ben kendime bırakıyorum, canını bugün alacağım!" Hâlâ can almaktan bahsediyordu, bu ihtimalden kurtulmak için tek bir yol vardı, bunu söyleyip söylememekte kararsız kalsam da yaşamak için söylemem gerekiyordu. "Peki karınla neden böyle bir anlaşma yaptığınızı da öğrenebildin mi, neden senin koynuna girdiğimi?" Bu soruyu sorduğumda kollarımı saran eli gevşemişti, çatık kaşlarını düzeltmeden sordu. "Neden böyle bir oyuna girmek istedi, amacınız neydi?" Sonunda onu merak ettirecek bir noktadan vurmuştum, belki de gerçekten kurtulacaktım onun ellerinden. "Yıllardır çocuğunuz olmuyormuş, benim senden hamile kalmamı istedi, sen hamile kaldıktan sonra benimle birlikte yurt dışına gidecekti. "Ardından doğum zamanımda bebeği benden alır sana bizim çocuğumuz diye yutturacaktı! "Sizin veliahtınızı benim doğurmamı istedi, şimdi bu yüzden ben mi suçlu oluyorum?" Bu sözlerimle daha da öfkelenmişti, oysa ben yumuşayacağını düşünmüştüm. "Lan bir de utanmadan anlatıyor musun, siz nasıl insanlarsınız lan?" Bu sözler artık beni de öfkelendirmişti, madem beni gerçekten öldürecekti o zaman susmamın bir anlamı yok. "Beni koynuna alırken hiç öyle söylemiyordun, hiç utanmamıştın! Şimdi benden utanma duygusu mu bekliyorsun, sen çok mu masumsun bu hikayede? "Hiçbir şeyden haberin olmadığı halde karını aldatma yolunu seçtin, bu yüzden gelip bana ahkam kesme!" Öfke ile boğazıma sarılıp beni yatağa itti, ellerini boğazımdan çekmiyordu. Ondan kurtulmaya çalışsam da benden güçlü olduğu için başaramadım, birkaç saniye sonra beni boğarak öldüreceğini anlayınca dilimden o sözler döküldü. "Beni öldüremezsin, çünkü senin çocuğunu karnımda taşıyorum, eğer beni öldürürsen evladının da katili olursun!"
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.