“Benimsin kızım sen. İstesen de istemesen de. Her şeyin benim! Benden başka kimseye ait olamazsın. Bakamazsın. Konuşamazsın!”
***
Hayat, basit bir tesadüfler zinciriydi. Meliha, artık kader denilen bu saçmalığa daha fazla dayanamıyordu.
Babasının katili olan adamın kızı, eziyetine daha fazla dayanamadığı için bir gece evden kaçıp kardeşine sığınmıştı. Sonrasında ağalarla birlikte kapılarına gelen adamlar, kızlarını geri alamayacaklarını fark edince kardeşine kaçan Katre'ye karşılık bir sürü talepte bulunmuş, son olarak da ailesinden kaçan Katre'nin yerine koyacakları, hayatını kaydıracakları bir kız istemişlerdi.
İki kız kardeşi zaten küçüktü. Diğer kız kardeşinin sözlü olduğunu söylemişlerdi. Adamlar ona göz diktiğinde kardeşi Ozan, ağalardan birisi olan Kartal’ı gözüne kestirmişti.
"Meliha, o boşta değil mi? Onu verebilirsiniz!" dediklerinde "Onu da birine söz verdik," diyerek anlaması için Kartal'ın delici, siyah gözlerine bakmıştı.
Kartal da Ozan'ı bozmamak için kızı isteyeceklerini, sözlüsü sayıldığını söylemişti. O zamana kadar ne Meliha Kartal ismini duymuştu ne de Kartal kızı fark etmişti.
Mesele kapansa da Kartal, sonrasında kızı izlerken beğenmiş, evlenmeye karar vermiş, ona cidden talip olmuştu.
Meliha, yıllardır çıktığı, evlenmeyi beklediği sevgilisi Hakan tarafından kullanıldığını, sevilmediğini hatta kendisinin de adamı hiç sevmemiş olduğunu da bu sırada fark etmişti. O yüzden, Kartal’la evlenmeyi düşünür hale gelmişti. Yine de erkeklere olan güvensizliği Hakan yüzünden pekiştiği için kararsız kalmış, hemen evet diyememişti. Adamda hoşuna gitmeyen bir şey vardı; ne olduğunu bilememişti.
İşler istediği gibi gitmiş, sözlenmelerine günler kalmışken ortalık bir kez daha karışmıştı.
Bu kez, kardeşi Korkut evlenmişti. Kardeşinin evlendiği kızın abisi ise, sözlü bir kız kaçırmıştı. Nasıl olduysa kabak yine onların başına patlamış, adam, yengesinin ailesi yerine, kaçan kızın ailesi yerine gelip onlardan kız istemişti.
İşler burada karışmaya başlamıştı. Kartal ile ismi Selat olan bu ağa arasında bir nedenden ötürü derin bir kavga vardı. Aralarında adeta ateşli bir düşmanlık hüküm sürüyordu. Adamın ismi geçince bile Kartal deliye dönüyordu.
Meliha bundan habersiz, Kartal’la mesajlaşırken onunla evlenmek istediğinden emin olmadığını, belki de Selat ile evlenmeyi kabul edebileceğini söylemişti. Konuşma, büyük bir kavgaya dönüşmüştü. Kartal, ağzını bozmasa da kızı alenen tehdit eden mesajlar atmıştı.
Meliha, ailesinin gücüne güvendiği için adamın mesajlarını umursamamıştı. Sinirlenince herkesin, evdekilerin bile böyle konuştuğunu düşünmüş, önemsememişti. Adamla konuştuğunda ona gerçek düşüncelerinden bahsetmeye kararlıydı. Artık meseleyi uzatmamaya karar vermişti.
Ancak Kartal’ın konuşmak ya da anlaşmak gibi bir niyeti yoktu. Ailesinden de yapabileceklerinden de zerre korkmuyordu.
Yengeleri ve kardeşi ile birlikte evden çıktıkları anda peşine takılan adamla yalnız kalmaktan bu yüzden korkmamıştı.
Kartal; esmer, siyah saçlı, neredeyse siyah gibi görünen kahve gözleri olan yakışıklı bir adamdı. Öfkeliyken dengesizdi. Bağırıp çağırıyor, sabırsız yapısını belli ediyordu. Ama Meliha, ailesindeki erkekler yüzünden buna da alışıktı. Mesele işse, hepsi sertleşiyordu. Düzen buydu. Korkutmazsan laf geçiremez, yönetemezdin. İş eve, aileye geldiğinde bu şekilde davranmayacağını düşünmüştü.
Kendini akıllı sanıyordu. Yanılmıştı.
Kitaplar, stajlar, arkadaşlar, ailesi... Hiçbir şey onu başına gelen şeye hazırlamamıştı.
Kartal, onu yavaş yavaş köşeye sıkıştırmış ve sert bir şekilde sınırlarını zorlamıştı. Meliha ise bu güç dengesizliğinde bir çıkış yolu arıyordu. Ya direnecek ya da bu çarpık düzende ayakta kalmak için kendi kurallarını yaratacaktı.
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.