Gökyüzü, kimsesiz sanılanların kandan ibaret gibi görülen sessiz mabedidir. Gökyüzü, herkesi olanların aktan ayrılmayan gürültülü sefaletidir. Gökyüzü, herkestir fakat kimsesizdir. Şu an gökyüzü belirsiz bir ev benim için. Her mevsim farklı bir renk, her mevsim farklı bir his olan gökyüzü, müphemin bağrından kopan bir çığlık. Müphem olması, onu bir kadına benzettiğim gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü bir kadın gibi, bir kadının gözyaşları gibi yağıyor yağmuru. Bir kadın gibi, bir kadının acıyla çağlayan çığlığı gibi haykırıyor. Bir kadın gibi, bir kadının sessizliği gibi yuva oluyor. Tıpkı bir kadın gibi hissettiriyor. Bir anne gibi sığındırıyor. Milyarlarca ruha gebe kalmış olan gök, bana rahmine düşen günahmışım gibi davranıyor. Cehennemden bir parçayı içinde saklayan gök, günah işlediğimi bana göstermekten çekinmiyor. Gökyüzü bana tokat atıyor, avucunda ise günahın kendisi olduğum yazıyor.
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.